SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİL BAHSİ

<< 2355 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

126 - (2355) وحدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي. أخبرنا جرير عن الأعمش، عن عمرو بن مرة، عن أبي عبيدة، عن أبي موسى الأشعري قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يسمي لنا أسماء. فقال "أنا محمد، وأحمد، والمقفي، والحاشر، ونبي التوبة، ونبي الرحمة".

 

[ش (المقفي) قال شمر: هو بمعنى العاقب. وقال ابن الأعرابي: هو المتبع للأنبياء. يقال: قفوته أقفوه، وقفيته أقفيه، إذا اتبعته. وقافيته كل شيء آخره. (نبي التوبة ونبي الرحمة) معناهما متقارب. ومقصودهما أنه صلى الله عليه وسلم جاء بالتوبة وبالتراحم. قال الله تعالى: {رحماء بينهم. وتواصوا بالصبر وتواصوا بالمرحمة}].

 

{126}

Bize İshâk b. ibrahim El-Hanzalî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Amr b. Mürra'dan, o da Ebû Ubeyde'den, o da Ebû Musa'l-Eş'arî'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş):

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize kendisinin isimlerini söyler de:

 

«Ben Muhammed'im,Ahmed'im, Mukaffî'yim, Hâşir'im; tevbenin Nebisiyim ve rahmetin Nebisiyim.» buyururdu.

 

 

İzah:

Bu hadîsin Cübeyr b. Mut'im rivayetini Buhari «Kitâbu'l-Menâkıb» ile «Kitâbu't-Tefsirde; Tirmizî «Isti'zan» ve «Şemail» bahislerinde; Nesâî de «Kitâbu't-Tefsir»'de muhtelif râvılerden tahric etmişlerdir.

 

Görülüyor ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} kendisinin birçok isimleri olduğunu söylemiş, fakat bunlardan yalnız birkaç tanesini saymıştır. Bunun sebebi saydığı isimlerin geçen ümmetlerin kitaplarında mevcut olması ve o ümmetlerin bunları bilmesidir. Bir de mefhûmu âdede itibar yoktur. Binâenaleyh bir şeyde adet göstermek, bu adetten ziyadesi yoktur manâsına gelmez. Mâlikîler'den Ebû Bekr İbnül-Arabî*nin beyânına göre Allah Teâlâ'nın, bin ismi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'in de bin ismi vardır. îbni Fâris ve başkaları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'e Muhammed, Âhmed ve Mahmûd isimlerini koymayı Allah Teâlâ'nın onun ailesine ilham ettiğini söylemişlerdir. Çünkü bu isimler kendisinde övülecek sıfatlar çok olan kimseye verilir.

 

Mâhî: Mahveden, demektir. Ulemâ bunun Mekke ile Medîne'de ve diğer Arab ve gayri Arab beldelerinde küfrü mahveden manâsına geldiğini söylemişlerdir. Maamafih bundan hüccet ve galebenin zuhuru manâsına gelen umumî mahv de kastedilmiş olabilir. Sahîh bir hadîsde :

 

«islâm kendinden önce geçen kötülüklerin hükmünü yıkar.» buyurulmuştur.

 

Haşir: Toplayan demektir. «Allah insanları benim ayaklarıma toplar» cümlesinden murad: Bana tâbi olurlar, benim izimden gelirler, benim Nebiliğimin zamanında toplanırlar, benden sonra Nebi yoktur, demektir.

 

Âkıb: Hadîste tefsir edildiği vecihle kendisinden sonra Nebi gelmeyen manasınadır. Fakat bu kelimenin lügat manâsı arkasından gelen demektir. Burada Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'e isim olduğuna göre sair Nebilerden sonra gelen demek olur. İbnû'l Arâbî'ye göre Âkıb hayır hususunda kendinden öncekinin yerine gelen manasınadır, Mukaffî ile Âkıb aynı manâya gelirler

 

«Tevbenin Nebisi ve Rahmetin Nebisi» terkibleri manâ itibariyle birbirine yakındırlar. Bunlardan murad Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'in tevbeyi ve insanların birbirine acımalarını getirdiğini anlatmaktır.

 

Kaadî İyad «Eş-Şifa» namındaki eserinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in birçok isimlerini saymıştır.